GAZETELERDE BÂZI İSTANBUL HABERLERİ

İstanbul’da 1940 ve 50’li yıllarda çıkan gazetelerden bâzılarına göz atıp belleğimi tazelemek istedim. Şimdiki haberlerle karşılaştırınca ortaya çıkan tablo öyle iç karartıcıydı ki… Yazmağa çalıştığım İstanbul’u çok daha çarpıcı anlatacaktır düşüncesiyle, haberleri yorumlarımla birlikte yazmayı uygun gördüm. Bakın, şimdilerde medya denilen cerideler topluma nelerden bahsediyormuş.
İşte, o zamanlar fiyatı beş kuruş olan Yeni Sabah Gazetesi’nin 01.08.1942 tarihli sayısından bâzı önemli haberler :
MANAV DOLANDIRILDI - Fatih'te Etfaiye Caddesi’nde manavlık yapan Tahsin’in dükkânına alış-verişe gelen bir genç, meyveleri aldıktan sonra para yerine ekmek vermeyi teklif etmiş, küçük kızını beraber yollayan manavın çocuğunu atlatan genç meyveleri almış ve sırra kadem basmıştır. Dolandırıcı aranmaktadır.
Gördünüz mü alçak adamı?.. Bugün, dolandırılan manavla kim ilgilenir ve hangi gazete bunu haber diye yazar?  Şimdi dolandırıcılığın en az miktarı on milyardan başlar ki, ileride daha  artacaktır.
AĞAÇTAN DÜŞTÜ - Feriköy’de, Evranos Sokak No. 33’te oturan Osman’ın 11 yaşındaki oğlu Sadi, çam ağacından fıstık toplarken düşüp kolunu kırdı.
BOSTAN HIRSIZLARI – Bakırköy’de, bir bostandan domates çalmak isteyen hırsız bahçede bulunan bostan kuyusuna düşerek boğulup ölmüştür.
Talihsiz adam! Otuz-kırk sene sonra doğsaydın, hâlden çikita muzları, avokado gibi modern meyveleri kamyonuyla kaldırır üstelik ne gazeteye haber olur, ne ölür, ne de hapis yatardın.
TRAMVAYDAN ATLAYANLAR - Tramvaydan atlayan 197 kişi yakalanıp, birer lira (hem de) peşin para cezasına çarptırıldılar
Ne büyük suç işlemişler! İşte o zaman bunlar suç sayılıp cezalandırılıyordu. Oysa şimdi otobüs yakma devri!
ÇİÇEK HIRSIZ - Komşusunun bahçesine izinsiz girerek çiçek koparan Hasan Küçükoğlu adındaki bir kişi 7.Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak üç ay on gün hapse mahkûm edildi.
52 yıl ömce bu kararı veren hâkim haksızlık yapmış. Ceza Kanunu’nda bir değişiklik olmadı ki adama bu kadar ağır ceza veriyorsun. Bugün hâkimliğe devam etseydin, Devleti, belediyeleri, kitleri soyanlara “kazığa oturtma” cezası mı verecektin?
FİYAT ARTIŞLARI - 23.08.1942’de, tüccarı kontrol edecek komitenin teşkilinden önce 120 kuruş olan peynir 160 kuruşa, 110 kuruştan satılan pirinç ise 150 kuruşa yükseldi.
Bunlar da gıda tüccarlarının ataları. Torunlarına kötü örnek olmuşlar. Ve şimdi artışlar yüzbinlerle söyleniyor ama, kimse haber diye yazmıyor.
TARAĞA NE OLDU?- Son aylar zarfında memlekette buhran denebilecek boyutta tarak yokluğu çekilmektedir. 5 kuruşa alınan taraklar 40-50 kuruş gibi fahiş fiyatlarla el altından satılmaktadır.
Şimdilerde tarak yok, yerine fırçalar geldi. O da saç taramak için değil, herkes birbirini fırçalamak için kullanıyor! Nelerle uğraşılırmış Yârabbi?...
ROMANYA’DAN - Romanya’dan onbin sandık cam geldi. İhtiyaç sahiplerine duyurulur.
Şimdi Çikita muz, peynir, viski, köpek maması ithâli yapılıyor, demek ki çağ atlamışız. Ağızlarına bu maddeler değmeyen, tadı gibi isimlerini bile duymamış o insanların “cam”a ihtiyaçları vardı. Onların dertleri ekmeklerine katık bulmaktı. Şimdilerde hiç kimse geçinemiyoruz diye şikâyet etmesin. Lüks ve geçim sıkıntısı bir arada yürümez.
ALMANYA’DAN BANKNOT - Almanya’da bastırılan yüz liralıklar ayın başında tedavüle giriyor.
Bırakın kâğıt yüz liralıkları, bugün mâdenî yüzbinlikler kimsenin işine yaramıyor. Bu paranın birkaç katıyla ancak genel tuvalette def-i hâcet mümkün!
EKMEK KARNELERİ - Ekmek karneleri kaymakam-lıklara gönderilip 22.08.1942 tarihinde dağıtımına başlanacaktır. Vatandaşın nüfus kâğıdıyla gidip damgalattırarak karnelerini almaları duyurulur..
İşte bizim karnelerimizdeki damgalar bunlardır. Bu devirde uygulanması olanaksız, çünkü nüfus kâğıtları tek sayfalık! O günleri yaşamayanlara karneyle ekmek alındığını nasıl anlatırsınız?..
ARABA DEVRİLDİ - 21.09.1943 tarihinde saat 19’da Ofis’e un götürmekte olan arabacı Nazmi’nin yönetimindeki 4414 numaralı yük arabası İsmetiye yokuşundan inerken birdenbire devrilmiştir. Beygir yaralanmış, araba hasara uğramıştır (Tanin Gazetesi)
Toplumu ilgilendiren iki büyük haber!... Şimdi hafriyat sırasında toprak altında ölenlerin haberi gazetelerin kuyruksokumunda veriliyor. Yaralanmış beygir ölse.. bırak beygiri, sahibi ölse kimin umuru? İnsanlar şimdi neredeyse, “şehirden bir kişi daha eksildi” diye bayram yapacak!..  O zamanın beygirleri bile şanslı, gazetelere haber oluyor.
UN TEVZİİ - Vatandaşa dağıtılacak birer kilo unun bakkallar vasıtasıyla mı,  fırıncılar vasıtasıyla mı dağıtılacağı hakkında bir karar verilememiştir. Bunu neticelendirmek üzere bugün İstanbul'a muvasalatı beklenen vâlinin kararına ihtiyaç vardır. (Tanin 23.09.1943)
İbret alalım lûtfen! Bir kilo unun dağıtımı için vâli beyin tâlimatını bekleyen bizler, neler görmüş, ne sıkıntılar yaşamış bir kuşağız. Şimdi ekmekleri bayat diye çöpe atanlara ibret olur mu bilmem. Allah o günleri kimseye göstermesin.
AMERİKAN BEZİ - Kasımpaşa’da Büyük Piyâle Sokak 14 numarada oturan Osman kızı Ayşe, Çakmakçılar Yokuşu 14 numarada oturan Fidan’a fazla fiyatla amerikan bezi satarken suçüstü yakalanmıştır (Tanin 02.09.1943)
Amerikan beziyle başlamış, Amerikan çikleti, Amerikan sigarası ve Amerikan dolarıyla devam etmekte üçkâğıtçılık.
KAHVE KAÇAKÇILIĞI - Mardin’de mevsuk bir kaynaktan öğrendiğimize göre Nusaybin Postanesi’nden bâzı şehirlerimize kaçak kahve gönderen bir kaçakçı şebekesi meydana çıkarılmış ve postanenin ambarında yapılan âni bir araştırmada 70 kilo kadar kahve yakalanmıştır.(Tanin 02.09.1943)
Yetmiş kilo esrar ve eroin neredeyse içicilerde bulunuyor, kaçakçılar tondan aşağı çalışmıyorlar. Yetmiş kilo kahve ne ki?.. Öbürleri Tır’lar ve gemilerle gelip geçiyor.
EKMEK TİCARETİ - Zindankapıda oturan Yusuf ve İrfan elli kuruşa karnesiz ekmek satarken yakalandı. (Tanin 12.09.1943)
EKMEK SAKLADI – Tophane’de Hikmet adında bir şahsın ardiyesinde memurlar tarafından yapılan baskında 160 adet ekmek yakalanmıştır.
Tarlabaşı Asmalımescit Caddesi’ndeki Mesud’un fırınında yapılan arama sonucu 65 adet kaçak fırancala bulunmuş, fırıncı  takibata alınmıştır (Yeni Sabah).
Bu zatlar şimdiki fırıncıların atalarıdır. Acı olan şu ki, bu zavallılar hakkında yasal işlem yapılmış, torunlarıysa profesyonel olarak gramajdan götürüp çağ atlamışlardır.
BALIK ÇIKMIYOR – İstanbul’da balık iyice azalmış dolayısiyle fiyatları da artmaktadır. Şimdi levreğin kilosu 4-5 lira, mercan, tekir 2-3 lira, izmarit ve istavrit ise yüz ila yüzyirmi kuruşa satılmaktadır. (Tanin 12.09.1943)
40 BİN BALIK DAĞITILDI: Dün balıkçılar cemiyeti tarafından verilen kırkbin küsur torik ve palamut belediye delâletiyle Üsküdar, Beşiktaş, Eyüp, Anadoluhisar ve Beykoz’da fakir halka bedava dağıtıldı (Tanin 03.12.1943)
Eylül ayında pahalılaşmış. Ama, Aralık ayında bollaşınca Allah’ın verdiği nimeti fakir fukaraya dağıtan  ahlâklı balıkçı ve cemiyetlerini alkışlamak gelmiyor mu içinizden? O zamanki nüfus olan 860.000’le bugün aynı şehirde yaşayan onbeş milyonu kıyaslarsak, balıkçı tablalarında hâlâ balığa rastlamamız mûcize değilse nedir? O balıkçılar fazla tuttukları balıkları fakir halka dağıtıp sevap işlerken, şimdikiler zaten balığı tanımayan halka ithâl uskumruyu palamut, ton balığını torik, kolyosu uskumru diye yutturmağa çalışıyorlar. Hoş, balıkçı da ne sattığını bilmiyor ya...
KALP LİRA - Küçükpazar’da Hacıkadın Caddesi’nde oturan Siirtli 10 yaşlarında Ahmet Önca, aynı semtte bakkallık yapan Ahmet Altınay’a alışveriş ederken kalp bir lira verdiği görülerek yakalanmış, para müsadere edilmiş hakkında tahkikat başlanmıştır. (21.09.1943 Tanin)
Kalpazanlığın yaşı yok ama, çocuk aklı işte!... Bir lira gibi “büyük” bir parayı piyasaya sürersen elbet hakkında işlem yapılır. Bugün yaşıyorsan Ahmet Efendi, torunlarının neler yaptığını herhâlde görmüşsündür. Torunların  Türk Lirası basma tenezzülünde bulunmuyorlar. Onlar yabancı dil öğrendiler, mark, dolar basıyorlar.
MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ - Mayıs, Haziran 1942 ilânlarından alınmıştır.
Son rakamı  2 ila 9 olan   80000 bilet amorti olarak 5 TL. alacaklardır.
               09 ila 20                 12000                                        10       
               10               4000                       40                
diye devam edip diğer ikramiyeleri şöyle sıralıyor. 1.000 lira, 5.000 lira 10.000-20.000 ve 50.000 lira… Büyük ikramiye 324450 numaralı bilete isabet etmiştir. Bu kısmetli kimse tam yüzbin (rakamla 100.000) TL. Kazanmıştır… diyor.
Burada yorum yapmayacağım. Paramızın düştüğü duruma olan üzüntüm buna mânidir.
YAPI VE KREDİ BANKASI - 01.05.1948 tarihli çekilişinde 20.000 TL.lık apartman katı ve 10.000 TL. çeşitli para ikramiyeleri için şimdiden aile cüzdanlarınıza adres değişikliklerini yazdırın..
İşletmek için harcayacağınız para yüzbin liradır. Yâni 5 apartman dairesi fiyatı, şimdi bu parayla, damlayan musluğunuza conta bile alamazsınız!
BELEDİYELERE MAŞALLAH - Elektrik fiyatlarına tam üç kuruş zam yapılacağı öğrenilmiştir.
Fakir-fukaraya Allah acısın… Bu kadar da insafsızlık olur mu?.. Kilovat başına tam üç kuruş zam!.. Git işine be kardeşim, sen gel de şimdiki zamları gör. Zam yapılacağını söylemedikleri gibi, kullanmış olduğun elektriğe de öyle kuruş, lira, yüz lira değil, biner biner zam koyuyorlar ve ahlâksızların kaçak kullandıkları elektriğin bedelini de sana ödetiyorlar.
UCUZ KAMYON - 1937 model ikişer tonluk Chevrolet marka kamyonlar, hâl-i faaliyette, plakaları üzerinde, yedişer lâstikleriyle beraber. Kamyonların tanesi 1500 liradan… Aksaray’da Adnan Pehlivan’dan malûmat alınabilir.
Adam neredeyse benzinini de verecek…
GAZETELERDEN – (23.04.1948) Veremi kırk günde iyi eden ilâç Aksaray’da… Tiryâki Hasanpaşa Sokağı’nda oturan Hamdi Yılmaz ismindeki sıhhat memuru, 10 yıllık uzun bir mesaiden sonra 3. devre verem olan bir hastayı 40 günde iyileştiren bir ilâç keşfettiğini iddia ederek Sıhhat Bakanlığı’na müracaat etmiştir.
Bu sağlık memuru da, şimdi zaman zaman en ölümcül hastalıklara çare bulduğunu ilân eden şarlatanların atası olsa gerektir.
BİR HABER - İstanbul Vâli ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar 17.09.1943 tarihli beyanatında 40 bin belediye suçu işlendiğini, fahiş fiyatla mal satan 3076 kişinin mahkemeye verildiğini, yüzbin kişinin ise bit görülmesi üzerine hamamlara götürülüp yıkattırı-ldığını ve elbiselerinin etüvden geçirildiğini, bütün bu işlerle meşgûl belediye memurlarının 210 kişi olduğunu, bunun 130 kişisinin daire ve kalemlerde çalıştığını, bütün bu fiili kontrolü yapan memurların ise 80 (yazıyla yazayım seksen) kişi olduğunu belirtmiştir.(Tanin Gazetesi)
Herhâlde kerâmet, Vâli ve Belediye Başkanlığı’nı beraber yürütmesindeydi. Bir de, belediye başkanını halk seçmi-yordu. Gerçi nüfus az ama, seksen memurla kırkbin esnafa ceza yazan o memurların nasıl çalıştığını bir düşünmek lâzım. Merak ediyorum, şimdi belediyeler yılda kırkbin ceza kesiyorlar mı acaba? Hele yüzbin kişiyi hamamlara götürüp yıkattırmağa kalksanız İstanbul’da herhalde su kıtlığı başlar.
AÇIK İMAMLIKLAR - İstinye Neslişah Câmii’ne 50 TL., Sarıyer Maden Câmii’ne 50 TL., Kasımpaşa Mülhak Hâşimî Câmii’ne 33.50 Tl., Azapkapı Mülhak Sokollu Câmii’ne 43.50 Tl.’na imamlar aranıyor.
İmamlar ilânla aranıyor! Bugün olması elbette arzu edilmeyen ender haberlerden biridir bu.
HER HAFTA DERGİSİ (41.Sayı) - Sanat ve edebiyat harikası satışa çıktı. Ülkü yayınları, fiatı 30 kuruştur.
Bu mecmuanın promosyonsuz olup olmadığı bilinmiyor!
YAZ SAATİ UYGULAMASI - 17.04.1948 tarihinde başlamak üzere yaz saati uygulanacak olup, saatler bir saat ileri alınacaktır.
Tasarruf her zaman tasarruftur.
Hürriyet Gazetesi (Fiyatı 1949 yılında 10 kuruş): Hastanelerde fakirler haricinde alınacak ücretlerin tatbikine başlandı. Bundan sonra alınacak tarife şöyledir:
Müstakil odalarda yatan hastalardan günde12 lira
Birinci sınıf odalarda                                8  
İkinci sınıf                                                   6   
Üçüncü                                                      3  
Pansuman bedeli ise 50 kuruştur.
Bu fiyatları da ödeyemeyip hastanelerde rehin kalan var mıdır acaba diye düşünürken, 47 yılda sağlığımız açısından nerelere geldiğimizi, gelişmemiz açısından ibret verici görmekteyim.
ET FİATLARI YÜKSELİYOR - Vasatî bir hesaba göre kiloda 20 kuruş artma olmuş ve 19.01.1949 tarihinden itibaren Ticaret Odası et satışlarına başlamıştır. Şehrin muhtelif semtlerinde 230 kuruştan koyun eti satılacaktır. Tesbit edilen diğer fiyatlar ise Sümerbank kaput bezi 90 kuruştur. Tutum Bankası yıllık faizi ise % 4.5’tur. 14.02.1949 tarihinde gazın litresi 24.75 kuruş. Benzin 44 kuruş, motorin 28.50 kuruş olarak İstanbul Belediyesi’nce tesbit edilmiştir.
Siyasîlerin birbiriyle yarışarak bizlere sağladığı bugünkü refahı (!) takdir etmemek elde değil. Ellili yıllardan sonra gelen iktidarların millete en büyük hizmeti milyonlu rakamları öğretmek olmuş, sonra gelenler de milyarları, trilyonları öğretmişlerdir.
ALTI BİN - Bakırköy Yenimahalle’de bahçeli, kuyulu, beş odalı ev boş teslim altıbin liraya satılıktır. Müracaat Yedikule’de Emlâkçı Şükrü Tunca.
OTOMOBİL - Otomobil ve kamyon bolluğu yüzünden kazalar çok arttı. Süratin kontrolü için 6. Şube motosikletli ekipler kuruyor. Tesbite göre 1738 adet taksi ile 1270 hususi otomobil ve 2000’den fazla kamyon olduğu anlaşılmıştır. (Hürriyet Gazetesi, 09.05.1948)
Hepsi beşbin araç eder ki, trafik altüst olmuştur! Şimdi oturmakta olduğum Acıbadem’de caddeye parkedilmiş bu kadar araç var!
SON OLARAK AKLA GELENLER KÖŞESİ - Dikkat eder misiniz? Bâzı gazete müvezzileri, gazetelerin ismini söylemeden evvel sahifesinin çokluğunu haykırırlar. Rivayete göre hem gazete çok satılır hem de gazeteye çok ilân verilirmiş. Eğer bu doğru ise kendini beğenmiş ve mağrur muharrirler için ne acı ders. Çünkü görülüyor ki okuyucular yazıya değil kâğıdın ağırlığına kıymet veriyorlar. Yazı bir şeye yaramıyor ama, fazla kâğıt iş görüyor demek… Bazı yerlerde kadınların güzelliklerini, semizlikleriyle ölçtükleri gibi (Tanin Gazetesi 07.09.1943 tarihli nüshasından.)
Sonraları buzdolabı, televizyon, otomobil, şimdilerde kitap, CD dağıtan gazetelerin böyyük yazarları, gazetelerin sırf kendi imzaları yüzünden mi satıldığını sanıyorlar!..
1942 YILINDA RADYO PROGRAMI :
Açılış        : 7.28, Kapanış: 23.00
Programdan bir kaç örnek:
Memleket saat ayarı… Geçmişte Bugün… Cumhur-başkanlığı Armoni Orkestrası… Tarihi Türk müziği.. Dans Saati… Radyo Çocuk Kulübü.
Gece saat 23’te program bitiyor. İsteyenler, antenleri kuvvetliyse radyonun düğmeleriyle oynayıp başka yerler bulur dinleyebilirler. Yoksa hemen yatıp uyumaları gerek. Programlarda ne siyâsilerin konuşmaları, ne rock, ne de arabesk yok!..
                                         * * *

No comments:

Post a Comment